İçeriğe geç

Clubhouse Uygulamasındaki Konuşmaları İzinsiz Kayıt Altına Almak Suç Mu?

Clubhouse Uygulamasındaki Konuşmaları İzinsiz Kayıt Altına Almak Suç Mu?

Çağımızda teknolojinin ileri boyutta bir aşama kaydetmesinin tabii  sonucu olarak en küçüğünden en büyüğüne hemen herkesin elinde ses ve görüntü kaydı yapabilen telefonlar bulunmaktadır. Bu durum, izinsiz ses ve görüntü kaydı alınmasının Türk Ceza Kanunu kapsamında suç olup olmadığı sorusunu akıllara getirmektedir.

Konuyu daha iyi anlamak adına öncelikli olarak “Özel Hayatın Gizliliği” kavramını izah etmekte fayda görüyoruz.

  • Türk Ceza Kanunu m.134 şu şekildedir:

“Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

  • Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2013/11860E., 2014/2963K. ve 10.02.2014 tarihli kararında;

“Sanığın eyleminin TCK’nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebileceği; ancak, iddiaya konu konuşmaların aktarıldığı belge ve alınan beyanların içeriğine göre, sanık ile katılanın daha önce meydana gelen huzur ve sükunu bozma suçu olayıyla ilgili hadiselerden bahsettikleri, katılanla sanık arasında geçen konuşmaların, katılanın özel yaşam alanına ilişkin ve özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte bulunmadığı gözetilerek, atılı suçun unsurları itibariyle oluşmadığı”

Ses kaydı almanın TCK m.134 kapsamında suç olarak değerlendirilebileceği fakat ses kaydı içeriğinin özel yaşam alanına ilişkin olmaması durumunda özel hayatın ihlali suçunun oluşmayacağı belirtilmiştir.

Buna ek olarak, bir suç durumunda başka türlü delil elde etme imkanı yok iken veya kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmalarının engellenmesi amacıyla ses kaydı alınması durumunda suçun oluşmayacağı Yargıtay kararları ile sabittir.

  • Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/5-1270E., 2013/248K. ve 21.05.2013 tarihli kararında;

“…kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bilgisi ve rızası dışında, özel hayata ait bilgileri okuma, konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayata ilişkin ses ve görüntüleri dinleme, izleme ya da kaydetme, kişisel verileri kaydetme, ele geçirme ve yayma eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, yargı merciilerindeki iddialarını ispat etmek için başka türlü delil ibraz etme olanağının bulunmadığı hallerdeki bir takım eylemlerinin de haksızlık unsurunu içermeyeceği, esasen bu gibi hallerde, kişinin hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket ettiğinden de söz edilemeyeceği gözetildiğinde, katılanın özel hayatına ilişkin bilgileri, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia da ileri sürülmeyen sanığın, hukuk mahkemesindeki iddialarını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket etmediği anlaşılmakla, …” şeklinde hüküm kurularak bu durumda ses kaydı alınmasının suç oluşturulmayacağı ifade edilmiştir.

  • Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınmasını düzenleyen bir diğer düzenleme olan Türk Ceza Kanunu m.133 şu şekildedir:

“Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verileri hukuka aykırı olarak ifşa eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve dörtbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.”

TCK md. 134’den farklı olarak TCK md. 133, konuşmanın tarafı olmayan bir kişi tarafından ses kaydı alınma durumu düzenlenmektedir.

Bu suç bakımından dikkat edilmesi gereken en önemli husus, konuşmanın aleni olup olmamasıdır.

“Aleni Konuşma” tabirinden anlamamız gereken şudur;

Kişilerin, özellikle diğer insanlardan gizledikleri konuşmalar aleni olmayan konuşma niteliğindedir. Keza madde gerekçesinde konuşmanın aleni olmayan konuşma olarak kabulü için konuşmanın yapıldığı yerin önemli olmadığı belirtilmiş ve parkta iki kişi arasında geçen konuşmanın başkaları tarafından ancak özel gayretle duyulabilecek olması halinde aleni konuşmadan söz edileceği ifade edilmiştir.

  • Clubhouse Uygulamasında ise davetiye (invite) ile girilebildiği bilinmektedir. Ancak, uygulamaya girdikten sonra odalara dahil olmak için herhangi bir davetiyeye ihtiyaç bulunmamaktadır.

İzinsiz ses kaydı alınması Türk Ceza Kanunu kapsamında suç olup ses kaydının içeriği veya ses kaydının alınma nedeni bazı hallerde suç unsurunu ortadan kaldırabilmektedir.

NETİCE OLARAK, hangi sosyal mecra olursa olsun Clubhouse uygulaması için de geçerli olarak sözlerimizin, düşüncelerimizin hakaret ve tehdit sınırlarında olmamasına dikkat etmek gerekmektedir.

TCK m.134 bakımından;

USULE DAİR BİLGİLER;

Suça ilişkin ihbar veya şikayet, Cumhuriyet Başsavcılığı’na veya kolluk makamlarına yapılabilir (5271 S. K. m. 158) .

Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikayet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilir (5271 S. K. m. 158) .

Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikayette bulunulabilir (5271 S. K. m. 158) .

Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikayet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir (5271 S. K. m. 158) .

İhbar veya şikayet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir (5271 S. K. m. 158) .

İhbar ve şikâyet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin açıkça anlaşılması veya ihbar ve şikâyetin soyut ve genel nitelikte olması durumunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilir. Bu durumda şikâyet edilen kişiye şüpheli sıfatı verilemez, Soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar, varsa ihbarda bulunana veya şikâyetçiye bildirilir ve bu karara karşı 173 üncü maddedeki usule göre itiraz edilebilir. İtirazın kabulü hâlinde Cumhuriyet başsavcılığı soruşturma işlemlerini başlatır. Bu fıkra uyarınca yapılan işlemler ve verilen kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından görülebilir.(5271 S. K. m. 158) .

Yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikayete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikayetten vazgeçmediği takdirde, yargılamaya devam olunur (5271 S. K. m. 158) .

Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar (5271 S. K. m. 160) .

Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür (5271 S. K. m. 160) .

Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir (5271 S. K. m. 170).

Mağdur ile şikayetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından çağrı kâğıdı ile çağırılıp dinlenir. Bu hususta yapılacak çağrı bakımından tanıklara ilişkin hükümler uygulanır (5271 S. K. m. 233).

Mağdur ile şikayetçinin hakları şunlardır:

a) Soruşturma evresinde;

1. Delillerin toplanmasını isteme,

2. Soruşturmanın gizlilik ve amacını bozmamak koşuluyla Cumhuriyet savcısından belge örneği isteme,

3. Vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme,

4. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 153. maddesine uygun olmak koşuluyla vekili aracılığı ile soruşturma belgelerini ve elkonulan ve muhafazaya alınan eşyayı inceletme,

5. Cumhuriyet savcısının, kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararına kanunda yazılı usule göre itiraz hakkını kullanma.

b) Kovuşturma evresinde;

1. Duruşmadan haberdar edilme,

2. Kamu davasına katılma,

3. Tutanak ve belgelerden örnek isteme,

4. Tanıkların davetini isteme,

5. Vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme,

6. Davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma (5271 S. K. m. 234).

Mağdur, onsekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade edemeyecek derecede malûl olur ve bir vekili de bulunmazsa, istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilir. Bu haklar, suçun mağdurları ile şikayetçiye anlatılıp açıklanır ve bu husus tutanağa yazılır (5271 S. K. m. 234).

Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikayetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler (5271 S. K. m. 237).

Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:

a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Tehdit (madde 106, birinci fıkra),
4. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
5. Hırsızlık (madde 141),
6. Dolandırıcılık (madde 157),
7. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
8. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239),
suçları.
c) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar (5271 S. K. m. 253).

Soruşturma ve kovuşturması şikayete bağlı olan suç hakkında şikayetten önce şüpheli yakalanmış olursa şikayete yetkili olan kimseye ve bunlar birden fazla ise hiç olmazsa birine yakalama bildirilir (5271 S. K. m. 90).

*** Şikayet hakkının (hak arama özgürlüğünün) hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için, şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların olması zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı ve şikayet edilenin kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır (3.HD 2011/17424 E. 2012/660 K., YHGK. 2010/4-127 E. 2010/135 K.).

ESASA DAİR BİLGİLER;

Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. Bu suçtan dolayı yapılacak yargılama sulh ceza mahkemesinde görülür. (5237 S. K. m. 134)

Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur. (5237 S. K. m. 134)

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun;

a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,

b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. (5237 S. K. m. 137)

BKNZ.
12. CD. 2011/7345 E. 2012/8936 K.
12. CD. 2011/5707 E. 2011/4121 K.

WhatsApp chat
Telefon